17 Kasım 2016 Perşembe

Serzeniş

Hani nerede zamanı aşmak ve biz?
Sanki yıllarca cehalete aç kalmışız.
Bazen devrildik, bazen devirdik,
Ama her zaman devrimci bir ruhla evrildik.

Zincirleri oksitlenmiş beyinlerin;
                                  Tetanos olmuş düşünceleri.
Bir bir savur o çakıl taşlarını ve cehaleti söndür
Ârife gül atarlar: safi züldür,
                         Peki, cahile ne atarsan “gül”dür?
Nasıl yaşarsın bilmem ama hadi çağıralım Ebabilleri…

Ey mâhi bir şair sevdası bizimkisi,
Yanar için için Zerdüşt’ün sönmeyen ateşi gibi
Hani özlemek var ya ölümü, yaşarken;
                                  Ruhun dinginleştiği an…
Beden sadece taşır onu, yaşayan ise; zaman.
Doğarken muvahhid Müslüman’dı hacı
Heyhaat! şimdi seküler bir Protestan…

15 Kasım 2016 Salı

İçimdeki birisi...

İçimdeki birisi, şikâyet etmezken esaretinden
Ayakta yandım için için ulu bir çınar gibi
Taşırken üzerinde bu türab bedeni,
Gönül niçin bedbaht? Kıyamet hoş geldi..

Canımdan keçe yaptım, hayat; bir imtihan deyip geçti.
Bir depremin yarığında kaybolurken mazi,
Zanların dünyasında istikbale kar yağdı.

Düçâr ömrümün define avı gibisin ey mâhi.
Hazineler sizin olsun! umut, yaşarken sefaleti
Ben kalayım çilegahımda, istemem boş kehaneti

En şedit şeytanlar! Kovalayın isyanımı bir serap gibi!
Mecalim yok, zaman ümidini kesmişken…
Aşım özlemim, katığım umudum na çâr etmeden
Metanet bir yumak azığım; hep çıkar heybemden.

Bir sevda türküsü, bir yürek tutkusu, bir avuntu..
Keşke yazabilseydim kaderimi ezelden.
Sussun mahşer!..  ayaklansın ins ve cins…
İncelsin sırat bir kağıt gibi dürülsün tez elden!

Bilirim hayat dünyanın ucuz bir bedeli..
El hâk her konan mutlaka bir gün göçmeli
Ne kadar zor olsa da bana, senin bu emanet!
Sahip sensin, ya sakladım ya da ettim ihanet!..
Günüm bitmiş sanki, beklerim seni de elbet gelirsin.
Hadi çal artık! Kapımdaki fani bir ecel gibisin.