1 Temmuz 2021 Perşembe

Dehrî

Ne ahirsin ne de evvel,

Ne mânâda vücutsun ne de sâdır bir amel,

Estin zihinden öylesine â’mâk-ı hayal gibi...

Ey gönül! zamanın dışında zâhir bir dehrîsin!

Bir hazan olup geçtin, sadece kaldı duvarda resmin.

8 Mart 2020 Pazar

Hiçlik...

Eğer bir hakikat varsa bildiğim o da kesbîdir.
Ne gaybubet aleminde Musa Kâzım,
Ne Cibril kanadında bir sırrım.

Dürülmüş defterim, öyle ya!.. Ezelde kırılmış kalemim
Zamandan örülü kafeste tutsak bir evren gibiyim,
Zindan zindan yaşarken duvarlar arasında,
Hiç olmadık bu hayatı…
Adem açmış kapılarını, bir "Hiçlik" mesabesindeyim.

Tebdili mekanda varsa keramet, öyle ya!.. Bırak savrulsun nefsim.
Ey hayat! istemem rıfkını, bil! etmem sana nedamet!
Bu gün günlerden cuma, yol uzak olsa da vuslat yakın,
Ne de olsa; ha koptu ha kopacak kıyamet.


2 Ocak 2019 Çarşamba

Yol

Bu gün ya irşâd olurum dedi derviş
Ya da âli bir mürşid..
Ya ecel geçer üstümden, asl olurum toprak...
Ya günahkar çıkarım sabaha,
Ya da nûrun alâ nur, pür-i pâk
Ya "olurum" nârında pişerek,
Ya da hoşluğuna aldanmış sûfî bir ahmak.

8 Kasım 2018 Perşembe

Olsun..

Hafif dumanlı ya gönül.. olsun.

Ateş var içinde gıdım gıdım yanan.

Küçük bir esintiye hasret bağımız, isterim saçlarına uğrayıp gelsin.

Adını söylemeye korkuyorum düşmesin diye yere, bilesin.

 

Hani bir gün öleceğiz nasıl olsa demiştim ya !… olsun

Bir kadın yürüyüşü gibi geçti kimi ömürler bu hayatta.

İnsan olmayı özlemiş nefsimiz şeytana gülmesin diye.

Bir sûfî saflığıydı belki de bizim muhabbetimiz?

Ne ulvî bir gaye, ne âdi bir nedametti sanki kaygımız.

 

Hani bir gün hâk demiştim ya.. olsun

Bu gün de türküler yanık söyleniyor yine.

Can sıkılmaya görsün dildarın arkasından

Hasret düğümleri bağlamıştır belki yollarını sevdanın

Bir çırpıda koştuk canhıraş, bitti zaman

Anladım ki bekâ bir ümitmiş âtiyi zamansız kılan.


19 Ekim 2018 Cuma

Hiciv


Asûde kıl her daim gönlünü hudaverin,
Ki etmesin şakk-ı kalp asfar-ı günahın içün

Tâm eyleyesin bilcümle hâcet-i hâcenin
Ki etmesin i’tab na-kaste hidâmın içün

Pervane olsun ins-ü cins etrafında âli ıssın
Ki etmesin gıpta ehl-i cennet huri ve gılmanın içün

Ayn-ı emir ve hak bil her kelâmın zât-ı şahanenin,
Ki etmesin eşedd-i azâb  ittiba-i bürhânın içün

3 Ekim 2018 Çarşamba

Talep

Ey Mahi! Denize benzer su gibi berrak, mavi gözlerin

Gel beni anlat bir fırtına gibi.. fısılda kulağıma,

Söyle! Hangi rüzgarla dolar ki tozlu yelkenlerim?

Hepten bulutlara bağlandı ümitlerim, bir damlaya hasret yüreğim.

Söyle! Ağlasam mı yağmur çiseler gibi Arnavut kaldırımlara?

Örtsün diye ritimsiz kaba gürültülerini kaderin.

Yoksa hedonistçe bir sevgi miydi dünyaya bakışım?

veya bir dai gibi aşkla uğruna yanışım?

Mahpusum ezelden ebede bir menzil içinde

Âlem senin! âdemse benim bu bedende.

Hâkim sensin! Hüküm senin! Adaletse elinde

Ver ruhsatımı uçayım faniden bir kuş gibi fenaya

Bir adem taşıyayım âdemce, zamandan âri bekâya


30 Temmuz 2018 Pazartesi

Cennet düşlüyorum !...


Cennet düşlüyorum bir savaşın ortasında.
Kılıcım kırık, zevklerim ceset ceset yığılmış kenarımda.

Bir meydan muharebesi, kana kan dişe diş,
Kızıl kan toprak..  kurumuş arzular duvarda niş niş.

Kırılsın kaderin kristal levhaları, gençliğim aynalarda kalsın,
Hiç beklemeden biri beni ötelerden sûr gibi çağırsın.

Silkinerek kalkayım zamansız, ansız kabrimden,
Çılgına dönmüş cesetler boğmak için nefislerini ararken.

Beddua mı etmeliyim yoksa dua mı ritimsiz çığlıklara?
Ya da şeytanı kovalayan güruh, ağlamalı mıyım ardınızdan?

Bir cennet düşlüyorum ey Mahi! Cehennemin ortasında,
Günahlarım dökülsün suya akan kir gibi mahşer meydanında.

Sen tut terazinin hak ibresini, terekemin kantarında,
Ervah bize yol olsun dünya kalsın sultanında.

Antika bir şamdan misali saltanat, arz-ı endam ede dursun,
Biz gidelim el gibi, bey yaman… bırak canım hükmünü sürsün.