20 Mart 2017 Pazartesi

Bazen

Bazen kara bir sis çöker,
Şafağın keskin bağrına.
Kabul olunası dualar ederim,
Mübarek günlerin hatırına.

Gül atsam kızar mısın ey Mahi!..
Gözlerinde taze sürme sabah çiği gibi..
Gün hüzünlü.. sarkar zevale doğru kerahet vakti
Dökülür de gider bedenden ömrün bütün kahrı.

Bazen yanık bir ağıt yayılır en hazininden.
Ayrılığı atar mısın kör kuyuya en derininden?
Bir vebal gibi taşıdın bu ömrü küfende.
Ağırlık maddeden arî bir çile bedende,
Sanki hiç doğmamıştım inanki ölmeden önce.

Bazen hâl, nâ çar düşer dertten bigane
Ah sevgili! bizi yakan güneş, asıl benim yüreğimde
Sen mekinsin tahtında, gönül ise divane
Hangi karardasın ey ecel!.. Söyle geldinse ne çare?

Gâlû bela...

Sevgiyi taşıdı güvercinler,
Tılsımlı vadilerden zamana.
Aşklar bir koşar, ama ben bin koşarım.
Yelkenlerim hasırdan, teknem: “made in taput”
Dalgalar şeffaflaşırken ben onları aşarım

Her şey benim bildiğim: Dünya.
Ben ancak dünyada olanı bilirim.
Ama dünya her şeyin içinde…
Bedende bir can, can da bir ruh,
Ruh da bir düşünce: İnanç.
İnançta bir bir mana; manada bir hikmet,
Hikmette bir gayb, el hak: Gerçek...
Bilebildiğim kadar gerçek..
Yine bilebildiğim kadar gayb.

Birde bildiklerim var bedende,
Canda, ruhta, inançta, hikmette, gaybta: Hikmet…
Doğmadan önceki ezelde, ezelden sonraki ezel.
Bedensiz, cansız bir ezel…
Ama bensiz değil, ruhsuz değil,
İnançsız hikmetsiz değil…
Birde bildiklerim var ezelde…
Bilen ezelden sonraki ezelde..
Aşkların başladığı ezel…
O günden bu güne koşarım.
Önce bensiz ruhla, sonra “ben” koşarım
Bir soruya, bir cevap. Bütün sorular;
Bir sorunun içinde:
Bir soru ezelde.. ezelden sonraki ezelde..
Bir soru bir kelam, bir söz: “rabbin kim” ezelde?
“Galu bela”, ezelden beri ebede...

10 Mart 2017 Cuma

Ey can!..

Ey can!
Bir taş kadar yalın aymazlığın,
Hangi usta şekil verebilir ki sana?
Hangi ilham bürünür bir mısraya?
Âsiliğin sessizlikte mücessim öteden beri,
Bir değil bin zaman girdi araya…

Ey can!
Uykularımı bölen karabasan değil,
Hasretin demlenir rüyalarımda.
Üflesen savrulacak, ağlasan ıslanacak,
Bir son bahar yaprağı gibi,
Düğüm düğüm kilit boğazımda…

Ey can!
Taş kesilir beden ardından uzaklara bakarken,
Şadırvanın sesi, bir anne ninnisi gibi
zamanı kucağında sallarken.
Bedenime batan bir ruh var kıymık gibi
Sen uzaklarda hasret hasret yatarken…