11 Nisan 2017 Salı

Sefer olsun

Hadi gel gidelim Nil’e uzaklardan,
Şahit olsun Bastil’in tütsüsüne,
Çıkaralım Firavun’u kumlarından.
Ağlasın iflah olmaz yüreğim ah!..
Ey can dostum! yine yaramın üstüne bastın…!
En büyük yenilgiler ibret gibi zafer olsun.
Hadi yetiş nolur! ey hasret yüklü anacığım
Merhamet damıt şeytanın kasesine,
İçsin en ulu ruhbanlar zehir olsun hasedine.

Bilmem ki hangi meşkte sarhoşsun ey Mâhi!
Ne gelir elden kader zincirlemişse bu gönlü,
Dokunmayın bana! Gök boşaltmasın rahmetini.
Gel süfli nefsim yol göründü ay yüzlü yâre. 
Zamandan çalamam artık vakit; kalsın.
Ben gideyim buradan, tanrılar huzur bulsun.
Varır mıyım bilmem, gün akşam ne çare,
Niyetimiz belli, yeterki vuslata sefer olsun.

20 Mart 2017 Pazartesi

Bazen

Bazen kara bir sis çöker,
Şafağın keskin bağrına.
Kabul olunası dualar ederim,
Mübarek günlerin hatırına.

Gül atsam kızar mısın ey Mahi!..
Gözlerinde taze sürme sabah çiği gibi..
Gün hüzünlü.. sarkar zevale doğru kerahet vakti
Dökülür de gider bedenden ömrün bütün kahrı.

Bazen yanık bir ağıt yayılır en hazininden.
Ayrılığı atar mısın kör kuyuya en derininden?
Bir vebal gibi taşıdın bu ömrü küfende.
Ağırlık maddeden arî bir çile bedende,
Sanki hiç doğmamıştım inanki ölmeden önce.

Bazen hâl, nâ çar düşer dertten bigane
Ah sevgili! bizi yakan güneş, asıl benim yüreğimde
Sen mekinsin tahtında, gönül ise divane
Hangi karardasın ey ecel!.. Söyle geldinse ne çare?

Gâlû bela...

Sevgiyi taşıdı güvercinler,
Tılsımlı vadilerden zamana.
Aşklar bir koşar, ama ben bin koşarım.
Yelkenlerim hasırdan, teknem: “made in taput”
Dalgalar şeffaflaşırken ben onları aşarım

Her şey benim bildiğim: Dünya.
Ben ancak dünyada olanı bilirim.
Ama dünya her şeyin içinde…
Bedende bir can, can da bir ruh,
Ruh da bir düşünce: İnanç.
İnançta bir bir mana; manada bir hikmet,
Hikmette bir gayb, el hak: Gerçek...
Bilebildiğim kadar gerçek..
Yine bilebildiğim kadar gayb.

Birde bildiklerim var bedende,
Canda, ruhta, inançta, hikmette, gaybta: Hikmet…
Doğmadan önceki ezelde, ezelden sonraki ezel.
Bedensiz, cansız bir ezel…
Ama bensiz değil, ruhsuz değil,
İnançsız hikmetsiz değil…
Birde bildiklerim var ezelde…
Bilen ezelden sonraki ezelde..
Aşkların başladığı ezel…
O günden bu güne koşarım.
Önce bensiz ruhla, sonra “ben” koşarım
Bir soruya, bir cevap. Bütün sorular;
Bir sorunun içinde:
Bir soru ezelde.. ezelden sonraki ezelde..
Bir soru bir kelam, bir söz: “rabbin kim” ezelde?
“Galu bela”, ezelden beri ebede...

10 Mart 2017 Cuma

Ey can!..

Ey can!
Bir taş kadar yalın aymazlığın,
Hangi usta şekil verebilir ki sana?
Hangi ilham bürünür bir mısraya?
Âsiliğin sessizlikte mücessim öteden beri,
Bir değil bin zaman girdi araya…

Ey can!
Uykularımı bölen karabasan değil,
Hasretin demlenir rüyalarımda.
Üflesen savrulacak, ağlasan ıslanacak,
Bir son bahar yaprağı gibi,
Düğüm düğüm kilit boğazımda…

Ey can!
Taş kesilir beden ardından uzaklara bakarken,
Şadırvanın sesi, bir anne ninnisi gibi
zamanı kucağında sallarken.
Bedenime batan bir ruh var kıymık gibi
Sen uzaklarda hasret hasret yatarken…

20 Ocak 2017 Cuma

Adrese teslim selamlar

Bağrımda büyüttüm çok zamandır gizemin muhabbetini,
Hazin bir sonbahardı yırtan, yeşilin mahremiyetini.
Döküldü ümit bağlanmış gazeller bir bir artık hükümsüz…
Adrese teslim selamlar, sokaklar sensiz, sen: isimsiz.
Kaygılarım sırtımda koca bir kambur
Süslü bir kadın endamıyla neyi bekliyordu sanki:
                         Bastona yüklenmiş bir ömür?
Ey üstümdeki yük! sanki bir dağsın..
Gök neyden mustarip, yer ne için ağlar ki?
Adrese teslim selamlar söyleyin yağmur yağsın
Her şeyi anlamlandırdım belki:
                            ya bitmeyen şeytani hırslar?
Bir asır oldu dostlarımla vedalaşalı.
Acziyetim utandırsın asice bütün kutsalları.
Kaldırın vicdan yastığından şimdi başınızı.
Zihnime inen her bir tırmık darbesi gibi,
Zamana akan merhametsiz kervanlar,
Taşır heybesinde her dem adrese teslim selamlar.

8 Ocak 2017 Pazar

Dilemma

Bir buz kütlesinde kaynar yüreğim..
Bekayı taşırken özünde nefsim,
Bedeli ömre değer bir gülümseme: emeğim!..
Artık delinmiş dibi, vebal taşıyan küfemin.
Siz zebaniler Sırat’ı günahlarımdan kurun.

Bu kutsal sandığı çıkarın ruhumdan!
Kapışsın şeytanlar, bohça yapsınlar günü, gündüzü.
Görünsün Yed-i Beyza, Ey sevgili çık aradan!
Ey Mâhi çağla sen, o elin her parmağından..
Musa kavmini seyretsin, hayretle Tur’dan.
Kaderim kalsın en şedid derinlerde,
Yusuf olup dua etsin kuyusundan..

Bir nefes.. Belki son nefesim,
Her şeyi çıkarsın içimden bir tılsım gibi.
Bir bahar… bir bahar günü yağmur olsun içimdeki bulut,
Cemre gibi düşsün yürek toprağıma.
Bir tütsü olup çıksın buhurdanlıktan,
Bütün kâdim acılara bedel kıyametin Sûr’undan,
Yanık bir ah yükselsin semayı delerek…
Hepiniz bir olun ey habis ruhlar, azap korkusundan.
Yalnızlığımı taşlayın bir şeytan gibi, ömrümün ortasından.