26 Aralık 2015 Cumartesi

Hengâme

Dur dedin, durdum.
Öl dedin, öldüm.
Ölümü ben öldüm; sen, gördün..
Donuk bir resim gibi
Silik bir hayatta.
Olanı ben yaşadım olmayan boyutta.
Yürüyenler paslı robot,
Konuşanlar papağan..
Dinleyenler; bilmem nerde sağır sultan.
“Saltanatın temeli tekerlekli kardeşim!...”
Bir sütunu zulüm, bir sütunu da kan..
Ben ona demiştim bu çaydan geçilmez.
Hukuktan bir köprü, ayakları insan..
Süslü bir abarada işlenirken beyinler,
Manzara hoş, “çayda çıra” iyi seyirler.
Beylik marşlarla gaz verirken lokomotife,
Ne hengame, aman ne espriler.
Kıvılcımlara karışır hoş latifeler.
Ağam bu ne iştir, acayip bir gidiştir?
Sen sus!.. karışma hele.. safları bitiştir..
Söyleneni sustur, susana laf yetiştir.
Ben sana uğrarım, sen merak etme!..
Söylediğim yere git,
Söylenmeyen yere gitme!..
Söyleneni yap!.. söylenmeyene söyle:
Hayat bir hedeftir biraz sabreyle.
Bu tepeyi geçtikmi bir tepe daha var ilerde.
Adaletle hükmet(!) sakın ha bakma geriye.
Ezilenler ezilsin, sağ kalanla birlikte.
Analar doğururken abara boşalır zannetme
Kıyamet mi dedin! O daha uzak..
Güneş henüz tepede,
Gafleti bırak saltanata bak..
Çok çabuk yoruldun, susuz mu kaldın?
Kursağında mısır ekmeği, ayağında susuz çarık.
Bu ne sırtındaki koca karı hörgücü?
Beni nasıl unuttun ahiret aklına mı düştü?
Memlekette hukuk var.. yoksa;
Anarşistler mi üşüştü?
Şimdi ihtilal yaparım, ayağını kaydırırım!
Yürü diyorum sana!.. dur diyorum sana!..
Öldür diyorum sana!..
Ben sana diyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder